“Kadına yönelik şiddetle mücadelede karşılaşılan yapısal engeller ve çözüm arayışları” çalıştayının sonuç bildirgesinde, yerel yönetimlerin kadına yönelik şiddet karşısında sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri ve diğer yerel aktörlerle etkili bir koordinasyon sağlayacağı ve çok boyutlu mücadele yürüteceği vurgulandı.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Tevgera Jinên Azad (TJA), DEM Parti Kadın Meclisi, DEM Parti Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) ve çeşitli kadın dernekleri tarafından 29-30 Kasım tarihlerinde düzenlenen çalıştay, Ali Emiri Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.
İki gün süren etkinlik, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve kadın örgütlerinden katılımcıların deneyimlerini paylaştığı bir tartışma platformu oluşturdu. İlk gün, yerel yönetimlerin karşılaştığı erişim, kaynak ve koordinasyon sorunları ele alındı. İkinci gün ise yenilikçi politikalar ve siyaset kurumunun sorumlulukları üzerine odaklanıldı.
Çalıştay sonunda açıklanan bildirgede, kadına yönelik şiddetin bireysel bir sorun olmadığı, erkek egemen sistem ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olduğu belirtildi. Şiddetin, kadınların yaşamlarına, konumlarına ve haklarına yönelik sistematik bir saldırı olduğu vurgulandı. Özellikle bölgedeki kadınların çoklu şiddet biçimleriyle karşı karşıya kaldığına dikkat çekilerek, mücadelenin toplumsal cinsiyet eşitliği, özgürlük ve eşitlik taleplerini içeren daha derin bir yapısal dönüşümü gerektirdiği ifade edildi.
Küresel değişimlerle birlikte kadına yönelik şiddetin dijital şiddet, ısrarlı takip ve flört şiddeti gibi yeni boyutlar kazandığına işaret edildi. Mevcut mekanizmaların bu hızlı dönüşüme ayak uyduramadığı ve cinsiyetçi normların dönüştürülmesinin zorunluluğu ortaya kondu. Cinsiyetçi rollerin şiddeti görünmez kıldığı belirtilerek, toplumsal farkındalığın artırılması ve erkek egemen zihniyetin aşılması için eğitim çalışmalarının yoğunlaştırılması gerektiği kaydedildi.
6284 sayılı yasaya rağmen, uygulamada yaşanan sorunlar, uzun yargı süreçleri ve cezasızlık kültürünün kadınların adalete erişimini engellediği vurgulandı. Şiddetin derinleşmesinde siyaset kurumunun rolüne değinilen bildirgede, politikaların sınırlı kaldığı ve reformların engellendiği belirtildi. Yerel yönetimler, kadın örgütleri ve sivil toplum arasındaki koordinasyon eksikliğinin bütüncül yaklaşımı zorlaştırdığına dikkat çekildi.
Çalıştay sonucunda alınan kararlar şöyle sıralandı:
* Sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri ve yerel aktörlerle etkili bir koordinasyon sağlanacak.
* Toplumsal farkındalığı artırmak için kampanyalar ve eğitim programları düzenlenecek.
* Kırsal alanlarda şiddetle mücadele hizmetlerinin erişilebilirliği artırılacak, barınma ve destek mekanizmaları güçlendirilecek.
* Hukuki süreçlerin hızlandırılması ve cezai yaptırımların artırılması için çalışılacak.
* Kadınların ekonomik güçlenmesine yönelik politikalar ve teşvik programları hazırlanacak.
* Sığınma evleri özgür yaşam alanlarına dönüştürülecek, yaşam merkezleri çoğaltılacak.
* Anadilde çalışmalar yapılacak.
* Mülteci ve göçmen kadınların sorunlarına yönelik politikalar üretilecek.
Sonuç olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelenin kültürel ve toplumsal bir dönüşüm gerektirdiği, ancak eğitim, farkındalık ve hukuki mekanizmalarla yapısal engellerin aşılabileceği ifade edildi.