Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda altın madeninin ÇED raporuna
ilişkin yapılan 2. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) Toplantısında 3 ay
erteleme kararı verildi. Kırşehir’de
altın madenciliğine tepki gösteren siyasi parti, dernek ve sivil toplum
kuruluşları Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu ile birlikte Çevre
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Ekicioğlu: Kervansaray
dağlarının veya Cemele'nin üstündeki dağların yer değiştirmesi korkunç bir doğa
katliamıdır. 5
Ağustos 2025 Salı günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önünde,
Kırşehir'in haklı mücadelesine Belediye Başkanımız Selahattin Ekicioğlu ile
birlikte destek verenler arasında CHP Genel Başkan Yardımcısı MYK Üyesi Suat
Özçağdaş, Kırşehir milletvekilimiz Metin İlhan, CHP İstanbul milletvekili Evrim
Rızvanoğlu, DEM Parti İzmir milletvekili İbrahim Akın, CHP Ankara eski
milletvekili hemşehrimiz Yıldırım Kaya'ya, Refah Partisi 20. Dönem milletvekili
Saadet Partisi Genel Sekreteri Cafer Güneş, siyasi parti temsilcileri,
Kırşehirliler Vakfı Başkanı Tuncay Tekay, Kırşehir Kent Konseyi Başkanı Müfit
Göçen, Belediye Meclis Üyelerimiz, Kırşehir'i Koruma Platformu Başkanı Mustafa
Düger, TEMA Ankara Temsilcisi Nevzat Özer, Kırşehiri Koruma Platformu, Kırşehir
Çevre Koruma Platformu, basın temsilcileri ve çok sayıda gönüllü katılımcı yer
aldı.
''Havama, suyuma, toprağıma dokunma”,
“Kırşehir’de maden istemiyoruz”, “Maden yasası geri çekilsin” sloganlarının
atıldığı basın açıklamasında konuşan Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu,
mahkeme kararı ile bu inceleme değerlendirme komisyonuna dahil olduklarını
belirterek şunları söyledi: ''Şu anda inceleme değerlendirme
komisyonu toplantısı için buraya, Bakanlıkta savunma yapmaya geldik. Buraya
bizi dahil etmediler. Mahkeme kararıyla bu inceleme değerlendirme komisyonuna
dahil olduk. Yerel yönetimler içerisinde Türkiye’de, bu işe bu kadar karşı
çıkan bir Belediye Başkanı olmadığını gördük. 'Ekonomik Tetikçinin İtirafları'
kitabını okumanızı öneririm, ülkeler nasıl sömürülür, nasıl talan edilir onu anlatıyor.
Şu anda Kırşehir’de de yapılanın aynısını görürsünüz. Bu sömürge madenciliği Afrika’dan
ülkemize sıçradı, üçüncü dünya ülkelerine sıçradı. Geçen hafta Meclis
kapanmadan yasa çıktı. AK Parti'li sayın vekilimize şunu söylüyorum;
Talana müsaade etmeyeceğiz, tarih bizi böyle yazacak. Sizi de yasa önerisi
vermenizle yazacak.
Reşit Kibar akradaşımız katledildi, ‘ben
taş ocağı istemiyorum, HES istemiyorum’ dedi diye. Buradan bu firmalara,
Bakanlığa şunu söylüyoruz, karar ne çıkarsa çıksın: Biz her birimiz Reşit Kibar
olmaya hazırız.''
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat
Özçağdaş da “'Bu Anadolu’nun bir feryadıdır. Genel Başkanımız Özgür Özel,
‘Nerede bir hak ihlali yaşayan varsa biz onun yanında olacağız’ diye
mitinglerde hep ilan ediyor. Ben Kırşehirli değilim ama hepimiz burada
Kırşehirliyiz.” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Evrim
Rızvanoğlu, mücadeleye devam edeceklerini şu ifadelerle anlattı:
''Bugün hepimiz Kırşehir için buradayız.
Kırşehir’in çevresini doğasını ve bu talan siyasetini engellemek için buradayız
her gün bir konu konuşuyoruz. Türkiye’nin çevresi, Türkiye’nin suyu Türkiye’nin
toprakları... Bunlar hepimizin suyu hepimizin toprağı. Bugün Kırşehir’in ama
aynı zamanda tüm Türkiye’nin... Bu kadar doğal güzelliği olan bu şehirde, Kuş
Cennetine çok yakın bir yerde bu madeni çıkartmak, fayda-zarar hesabı yapmamak
demektir. Siz getirip bu madeni tarımın, hayvancılığın, suyun ortasına
koyarsanız, biz de toplum olarak buna 'hayır' deriz. Bugün de burada Kırşehirli
kardeşlerimizin yanındayız. Mücadelemiz devam edecektir." 120 örgüt ve çevre kuruluşunun bir araya
gelerek oluşturduğu ''Toprağımızı Vermiyoruz'' kampanya grubu adına yapılan
açıklamada ise Türkiye’nin dört bir tarafında doğayı madenciliğe açmak için
kurgulanmış bir yasanın meclisten geçmesini engellemek için bir araya gelindiği
ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Direnen Kırşehirlilerin yanındayız.
Kırşehir için dağıtılan altın madeni ruhsatlarını ibretle takip ediyoruz, DEFAŞ
(Koç Holding ve Fernas ortaklığı), Eti Gümüş, Koza Altın, Universal, Eti Bakır
ve daha pek çoğu. Kervansaray Dağı, Bozçal Dağı daha şimdiden delik deşik
edildi. Seyfe Gölü gibi uluslararası sözleşmelerle (Ramsar) koruma altında olan
bir tabiat parkını da kapsayan ruhsatların giderek kent merkezine doğru yaklaştığını
görüyoruz.
Kırşehir’de altın madeni açılmasında
ısrar edilmesinin arkasındaki gerçekleri çok iyi biliyoruz: Sermayeye sömürecek
yeni kaynak, daha fazla kâr. Altın madenciliği, Kırşehir’in dağlarını,
meralarını, tarım alanlarını, bozkır ekosistemini, bitkisel ve hayvansal
üretimini yok ederek Kırşehir’i açlık ve susuzluğa mahkum ederken ülkemizin
gıda açısından dışa bağımlılığını artıracaktır. Söz konusu proje Ankaralıları
da çok yakından ilgilendiriyor. Proje kapsamında, Ankara’nın içme suyu kaynağı
olan Kızılırmak’a bağlı dereler üzerinde 40 milyon ton kapasiteli tehlikeli maden
atık barajı yapılacak.''
Eski CHP Ankara Milletvekili Kırşehirli
hemşehrimiz Yıldırım Kaya da konuşmasında, şunları ifade etti
''Kırşehir’in içinden akan sular zehirlenecek,
dağları ovaları yok edilecek. ÇED raporu düzenleyenler ve bunun altına imza
atanların diplomaları gerçek olup olmadığı açıklansın. Belli ki bunların
diplomaları sahte, bunlar diplomayı çalarak bizim çevremizi, doğamızı ve
şehrimizi çalmak istiyorlar. Kaz Dağlarındaki direnişten İliç’teki direnişe
Anadolu’dan, buradan bin selam olsun. Neşet Ertaş’ın o toprağa söylediği
türküler ve yaktığı ağıtlar boşa yakılmadı. Ankara’da bulunan Kırşehirliler
derneklerine sesleniyorum: Bu ülke bizim, bu şehir bizim, sadece Kırşehir’de
yaşayanların değil, gelin hep birlikte bu mücadeleyi yükseltelim.''
DEM
Parti İzmir milletvekili İbrahim Akın, Refah Partisi 20. Dönem milletvekili
Saadet Partisi Genel Sekreteri Cafer Güneş, siyasi parti Kırşehirliler Vakfı
Başkanı Tuncay Tekay, Kırşehir Kent Konseyi Başkanı Müfit Göçen ve TEMA Ankara
Temsilcisi Nevzat Özer de yaptıkları konuşmalarında Kırşehir’in geleceğini yok
edecek olan bu çalışmalardan bir an önce vazgeçilmesi talebinde bulundular.
Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda ÇED raporuna ilişkin yapılan 2.
İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) Toplantısında 3 ay erteleme kararı
verilmesinin ardından yapılan basın açıklamasında, Belediye Başkanımız
Selahattin Ekicioğlu, karara ilişkin olarak şu açıklamada bulundu: “Değerli basın
emekçileri, İDK toplantımızı az önce komisyondan sonlandırdık. Ve firmanın
eksiklerini tamamlaması için firmaya Bakanlık yetkilileri, Komisyon Başkanı
eksiklerini tespit etti ve 3 ay zaman tanıdı.
3 aylık süreçte,
son süreç bu; İDK toplantısında eksiklerini tamamlamazlarsa artık bu maden
arama ruhsatı iptal oluyor ve bir daha başvuramıyor. Bu son süreç. Biz de
eksiklerini tespit ettiğimiz konuları zaten mahkemeye taşımıştık, yürütmeyi
durdurma kararı olsun diye.
Örneğin Kızılırmak
Havzasından su çekmesi gerektiği konusunda bir sunumları vardı, bunların yasal
olmadığı noktasında 1. mahkeme süreci devam ediyor. Diğer eksikleri de hep
birlikte mahkemeye vereceğiz ve bu süreci durdurmak için elimizden gelen çabayı
harcayacağız.
Mutluyuz, çünkü hiçbir zaman belirli bir
paranın peşinde koşmadık, biz halkın peşinde koştuk. Niçin? Bu kentin
bileşenleriyiz. Bu kentte doğan, Ankara'da yaşayan hemşehrilerimiz var burada.
Hâlâ gönülleri Kırşehir'de, çünkü bir bayramda olsun, bir mezar ziyareti olsun,
şehirlerine gidiyorlar ve aile kabristanına gidiyorlar veya bir yakınlarıyla
bayramlaşıyorlar, büyüklerini ziyarete geliyorlar. Neden o doğduğu topraklara o
insanları getiriyor? Biz de o topraklarda doğduk, dünyanın neresine gidersek
gidelim bu coğrafya bizi çekiyor ve bu kentte yaşamaya devam edeceğiz.
Çocuklarımız da bu kentte yaşayacak.
Düşünebiliyor
musunuz? Kervansaray dağlarının veya Cemele'nin üstündeki dağların yer
değiştirmesi korkunç bir doğa katliamıdır. Bu dağlar yer değiştirdiği zaman o
kentte başka yerden Kızılırmak'tan suyu getirsen, o kentte toz bulutlarından
yaşanmayacak. Artı, deprem fay hattındaki yerlerde bu Kızılırmak Havzasını
besleyen derelerle birlikte Kızılırmak'ı zehirleyecek, Ankara'yı, Kırıkkale'yi
zehirleyecek, Çankırı'yı zehirleyecek. Bu mücadeleyi buraya kadar getirdiğiniz
için öncelikle sizlere, hemşehrilerimize, platform derneklerimize,
milletvekillerimize teşekkür ediyoruz, emekleri çok; siyasi partilerimize
teşekkür ediyoruz.
İnşallah 3 ay
sonra geleceğiz. Yine burada daha kalabalık olacağız ve bu işin kapanması için
elimizden gelen çabayı harcayacağız. 100 yıl sonra, 200 yıl sonra çok değerli
madenlerimiz varsa onları da çocuklarımız çıkarsın. Teşekkür ediyorum bütün
emeği geçenlere.”