Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer; Gazeteci-Yazar Enver Aysever’in Youtube kanalında yayınlanan ‘Radikal Tahammülsüz’ programına konuk oldu. Programda; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘CHP’i Belediyeleri silkeleyin!’ sözlerinden SGK ve vergi borçları konusuna, Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarından Suriye meselesine kadar dünya ve Türkiye gündemine ilişkin pek çok konu hakkında değerlendirmeler yapıldı.
“Sayın Cumhurbaşkanı bize üvey evlat muamelesi yapmasın”
Gazeteci-Yazar Enver Aysever’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘CHP’i Belediyeleri silkeleyin!’ sözlerini hatırlatması ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in de buna haklı bir isyanda bulunduğunu ifade etmesi üzerine konuşan Başkan Seçer, “Sayın Cumhurbaşkanı herkesin Cumhurbaşkanı ise hepimizin Cumhurbaşkanı ise hangi siyasi partiye mensup olursak olalım belediyeler de devletin bir kurumudur, hepimizin Cumhurbaşkanıdır. Doğal olarak da bize farklı bir muamele görülmesi çok uygun değil. Sayın Cumhurbaşkanı bize üvey evlat muamelesi yapmasın” dedi.
Seçer SGK borçlarına ilişkin konuştu: “Bu tamamen adaletsizlik”
CHP’li belediyelerin SGK ve vergi borçları konusuna ilişkin de açıklamalarda bulunan Seçer, söz konusu borçlar hakkında belediyelerin bir yapılanma beklerken hacizlerin ve tebligatların geldiğini belirterek, “Mesele şu; bu borçların nereden kaynaklandığına bakmak lazım. Bugüne kadar birçok büyük kenti, il belediyesini ya da ilçe belde belediyesini Cumhur İttifakı’na mensup belediye başkanları yönetiyordu. Eğer bir borç birikimi varsa zaten onlardan aktarılan borçlar. Doğal olarak da Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları kötü bir miras ile karşı karşıya kaldılar” diye belirtti.
Yeni seçilen CHP’li belediye başkanlarının kötü bir mirasla karşı karşıya kaldıklarını kaydederken; 2. dönemlerine başlayan belediye başkanlarına da bu kez kamuya olan borçlar konusu üzerinden baskı kurulmaya çalışıldığını vurgulayan Seçer, “Bu tamamen adaletsizlik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu konuyu diline pelesenk etmesini de anlamış değilim. Aslında kendi kendine zarar veriyor. Bırakın bir belediye başkanını, dışarıdan bir seçmen olarak ben değerlendirme yapsam, AK Parti’ye de oy veren bir seçmen olsam; ‘Bugüne kadar hiç bu konulara girmiyordunuz da, belediyeleri kaybedince mi aklınızda belediyelerden SGK’nın vergi dairelerinin alacağı geldi?’ diye düşünürüm. Belediyelerin borç yüküne, SGK’nın, vergi dairelerinin Türkiye’de genel alacaklarına bakın, çok küçük bir oranının belediyelerin borcu olduğunu görürsünüz” dedi.
“Engellemelere rağmen başarılı olduk”
Mersin Büyükşehir olarak göreve geldikleri günden bugüne kümülatifte 250 milyon dolara yakın borç azalmaları olduğunu ifade eden Seçer, “530 milyon dolar borç vardı. Şu anda 300 milyon dolar borcumuz bile yok. 250 milyon dolara yakın bir borç azalması oldu. Çünkü mali disiplini sağlamak için çaba sarf ettik. Meclis çoğunluğumuz yoktu ve borçlanma yetkisi alamıyorduk. Bunlara rağmen başarılı olduk” ifadelerine yer verdi.
“Önümüzün açılması engellendi, büyük sıkıntılar yaşadık”
Aysever’in finansman bulma ve borçlanma sorunlarına ilişkin de maddi olarak bir kıskaç altında olup olmadıklarını sorması üzerine konuşan Seçer, “Geçtiğimiz dönem bunu çok yüksek şiddetle yaşadık. Doğal akışı içerisinde atılacak imzalar, verilecek izinler maalesef engellendi ve büyük sıkıntılar yaşadık. Şimdi 2. dönemimizde bunları aşmaya çalışıyoruz. Genel siyasette de çok konuşuldu, ‘Normalleşme Süreci acaba bize bir yarar sağlayacak mı?’ diye bir beklentimiz de olmadı değil ama görüyorum ki hala şikâyet ettiğimiz konular var. Bunları iletişim kurarak çözmeye çalışıyoruz” dedi.
“Normalleşme çabaları bizim tarafımızdan değil, iktidar tarafından yapılmalı”
CHP’nin normalleşme adımlarına ilişkin yorumlarını merak eden Aysever’e yanıt veren Seçer, “Partimin yürüttüğü siyaseti normal gördüğüm için normalleşme çabalarının bizim tarafımızdan değil, iktidar tarafından yapılması gerektiğini söyledim. Anormal bir şey varsa normalleşirsiniz. Şahsım ve partim adına bunu söyleyebilirim; anormal bir şey olmadığı için bu kavram bizim üzerimize çok oturmuyor. Normal olan bizim yaptığımız, yapmaya da devam edeceğiz” diyerek, bazı problemlerin karşılıklı konuşarak çözülebileceğini ve normal olanın da bu olduğunu kaydetti. Seçer, “Biz hep normal olanı yapmaya gayret ettik. İlk 5 yıllık hizmet yılımızda da önümüze çıkarılan engellerde hep bu tavırlar içerisindeydik. Bu kavramlar etrafında çok zaman geçirmenin doğru olmadığını söyleyebilirim” sözlerine yer verdi.
“Vicdanen ve hukuken rahatız; normal olan bu”
Türkiye’de yaşanılan olaylara ilişkin Mersin’i örnek gösteren Seçer, “Hep adalet, ayrımcılık vurgusu yapıyoruz. Şikayet ettiğimiz temel konular var; özgürlükler, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı vesaire. Bütün bu anormal olanların içerisinde ben Mersin’de yönetim anlayışında 2019 yılından beri ‘Adalet’ dedim. Herkese eşit hizmet var, ayrımcılık yok. Siyasi görüşünden, mezhebinden, ekonomik yapısından dolayı ‘Sen benim yanımdasın, sen benim karşımdasın’ anlayışını ortadan kaldırdım” dedi. CHP’li bir belediye başkanı olduğunu hatırlatan Seçer, “Ben uygulamalarımda herkesin belediye başkanıyım. İşte normal olan bu; adaleti sağlıyoruz, vicdanen ve hukuken rahatız. Biz normal olanı yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Her yerde cesurca CHP’li olduğunu söylediğini belirten Seçer, “‘Vahap Seçer Belediyeciliği’ diye bir kavram bizi sıkıntıya sokar. Vahap Seçer, CHP’li bir belediye başkanıdır. CHP’nin sosyal belediyecilik ve halkçı belediyecilik anlayışını uygulayan bir belediye başkanı olarak anılırsak partinin oy oranı yükselir” diye konuştu.
“Dönemin atmosferine göre konuşmuyorum”
Aysever’in; parti ismi yerine kişi isimlerin konuşulmasını doğru bulup bulmadığını sorması üzerine Seçer, “Ben CHP’nin misyoneriyim ve CHP’nin misyoneri gibi konuşuyorum. Dönemin atmosferine ya da ruhuna göre konuşmuyorum. Eski tablolara göre de şimdiye göre de yarınlara göre de konuşmuyorum. Emin olabilirsiniz ki amacım bir yerlere mesaj göndermek ya da birilerini eleştirmek değil. CHP’lilik konusunda bir misyon yüklenmişim. Yapmam ve uygulamam gereken bu” dedi. Kişilerin partisini bir yana bırakarak sadece kendi hizmetlerini anlatmasının doğru olmadığını sözlerine ekleyen Başkan Seçer, ‘Asla CHP’ye oy vermem!’ diyen vatandaşların oyunu alabilmek için CHP’nin anlatılması gerektiğini aktardı.
“Cumhurbaşkanlığı için erkenden isim zikretmek partiye ve insanlara zarar verir”
Aysever; Seçer’e CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın isimlerinin zikredilmesini doğru bulup bulmadığını da sordu. Aysever’in ‘Biz bu kadar başarılı görev yapan insanlarken neden biz Cumhurbaşkanı olmayalım?’ diyor musunuz sorusu üzerine ise Seçer şunları söyledi:
“Aday olmak, niyet etmek herkesin hakkı. Siyaset bir iddia ortaya koyma işidir. Farklı alanlarda her zaman görev almak istersiniz. Herkes cumhurbaşkanı adaylığı düşünülebilir. İstanbul, Ankara, İzmir; hangi kentin belediye başkanıysanız bu fark etmiyor. Ben buna daha önce de farklı yerlerde değindim; her kimse; yeri ve zamanı değerlendirecek olursak çok doğru bir yerde ve zamanda değiliz. Bu zarar verir. Bu kimseye bir fayda getirmez. Bu yarış, insanları ve partiyi böler, yorar ve yıpratır. Başkanlarımızın her biri ayrı bir değer, toplumsal karşılığı olan insanlar. Bu kadar toplumsal karşılığı olan insanlar bu kadar erken bir zamanda neden bir tartışmanın içerisine çekilip yıpratılsın? Çok erken buluyorum.”
Seçer, diğer partilerde birden fazla Cumhurbaşkanı adayı çıkarılacak isimler yokken CHP’nin bu konuda çok zengin olduğunu ve birden fazla, farklı donanımlarda isimlerin Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini de sözlerine ekledi.
“Mersin’de etnikçilik çok fazla kullanıldı ama biz bu algıyı yıktık”
Aysever, farklı etnik yapı ve siyasi görüşe sahip Mersin gibi çok kozmopolit bir kentte Seçer’in oyunu artırarak yerel seçimi kazanmasının önemli olduğunu vurgulaması üzerine, Seçer, “Etnikçilik benim dünya görüşüme çok aykırı. Ama ne yazık ki siyaset bunu çok acımasızca kullanıyor. Bunu biz kullanmadık ama siyaset kullandı. Mersin’de çok fazla kullanıldı ama seçim sonucu her şeyi bir anda altüst etti, bütün önyargıları tuzla buz etti. Bütün o yaftalamaları, karalama kampanyalarının hepsini boşa çıkardı” değerlendirmesinde bulundu. Mersin’de 5 yıl boyunca gerçekleştirdikleri ayrımsız hizmetin vatandaşta karşılık bulduğunu ve CHP’ye daha önce oy vermemiş insanların da kendisine oy verdiğini söyleyen Seçer, “Bu başkan 15 puan oy artırarak, Cumhur İttifakı’nın desteklediği milliyetçi bir adaya 28,5 puan fark attı. Herkese normal yaklaşıyorum, demokrat ruhlu bir insanım. Farklı uçtakileri bir araya getirdim” dedi.
“Suriye’de yaşanan gelişmeler bizi endişeye düşürüyor”
Suriye’de yaşanan rejim değişikliğine ilişkin değerlendirme yapan Seçer, 2011 yılından beri Mersin’in en fazla göç alan kentlerden bir tanesi olduğunu kaydederek, “Bölgede bazı gelişmeler oldu ve birkaç günde olmuş gibi görünse de bunun projeksiyonu daha geriye dayanıyor. Çünkü iç politikada da bunun yansımalarını gördük. Bunun için de müneccim olmaya gerek yok. Özellikle Kürt meselesi konusunda bazı açılımların yapılması, İsrail tehdidinin burada anons edilmesi ya da bölgede bazı gelişmeler olabilecek dünyada barışı sağlamaya çalışırken; ‘Kendi içimizde mi barışamayacağız?’ gibi aslında çok önemli notlar verildi. Bunlar, okuyabilenler için çok önemli ayrıntılardı” dedi.
“İkinci bir göç dalgası olursa bu bizim bölgemizde değişik komplikasyonlar yaratabilir”
Rejim değişikliği sonrası şu an belirsiz bir ortamın bulunduğunu dile getiren Seçer, “Geldiğimiz noktada orada meçhul bir durum ve farklı gelecek beklentisi içerisinde olan farklı gruplar var. Bir de şimdi İsrail tehdidi var; kendi başına okyanusun ortasında kaptanı olmadan, rüzgârını arkasına aldığı şekli ile devam eden bir yolculuğa çıkmış bir gemi hüviyetinde. Bu bizi endişeye düşürüyor ve bölgemizde tarihi bağlarımız var” diye konuştu. Seçer, devamında bu bölgelerde yaşayan sığınmacıların belli bir program dâhilinde kendi vatanlarına dönmesi gerektiğinin altını çizerek, rejim değişikliği ile birlikte bölgede ikinci bir göç dalgası tehlikesinin de olabileceğini vurguladı.
Gelinen noktada Türkiye’nin olası bir yeni göç tehlikesi ve bazı gelişmelere karşı hazır olması gerektiğine dikkat çeken Seçer, söz konusu farklı yüksek beklentileri olan grupları bir arada anlaştırıp, bir hükümet çerçevesinde toplayıp demokratik bir düzen sağlamanın kolay olmadığını söyledi. Seçer, “Her gün farklı gelişmeler oluyor Dün farklıydı, önceki gün çok farklı, yarın da farklı olabilir. Bu olaylardan en çok etkilenen bir şehrin Belediye Başkanı endişesiyle bunları söylüyorum. Böyle bir tehlike olursa şehrimiz tekrar böyle bir düzensiz, plansız göçü almak zorunda kalırsa bu bize değişik komplikasyonlar yaratabilir” dedi.
“Türkiye’nin geçtiği bu hassas dönemde, CHP güçlü olmalıdır”
Türkiye’nin geçtiği zor dönemlerde CHP’nin güçlü olması gerektiğini ve muhalefetin böyle durumlarda destekleyici görev görmesi gerektiğini ifade eden Seçer, “Türkiye’nin geçtiği bu hassas dönemde CHP güçlü olmalı ki sürece katkı sunabilsin. CHP ana muhalefet partisi de olsa, iktidar kadar güçlü olabilir. Her dönemde ve her sorunda partimiz sigorta olur. Yüksek akım geldiği zaman kısa devre olur, sistem durur; muhalefetin görevi de tam bu noktadadır” diye konuştu.
Suriye’de yaşanan gelişmelerde CHP’nin bir tutumu olduğunu sözlerine ekleyerek konuşmasını devam ettiren Seçer, “Suriye konusunda, komşu ülkelerimizde ya da dünyanın muhtelif yerlerindeki gelişmeler konusunda CHP’nin bir tutumu vardır. Bu tutum, partinin temel ilkelerinin çerçevesinden geçer. Sayın Genel Başkanımızın feraseti, gözlemleri, müktesebatı, konuları okuması ve anlaşılır bir dille kamu ile paylaşması oldukça önemlidir” diye konuştu.
Seçer, Suriye’deki gelişmelerin henüz çok yeni olduğunu ve bir süre gözlem yapılmasının önemli olduğunu kaydederek, “Suriye’deki gelişmeler çok yenidir, erken konuşmak bazı kişileri boşa düşürebilir. Bu hususta emin olduğum tek şey; Suriye’de de Türkiye’de de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Suriye’deki uygulamaları ne savunurum ne yererim. Bu konular şu anda ne benim konum ne de bunları konuşmanın yeri” ifadelerini kullandı.
Seçer, ‘Arap Baharı’ ve büyük resimde ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ve bugün gelinen noktayı bütün bu senaryoların bir parçası olarak gördüğünü söyledi. Dış politikada güçlü ve ferasetli isimlerin süreci iyi okuyacağına inandığını da sözlerine ekleyen Seçer, “Türkiye’nin; Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Savaş mecbur kalınmadıkça bir cinayettir!’ , ‘Yurtta sulh, dünyada sulh’ sözleri çerçevesinde yürüteceği dış politikasının bize her zaman yarar getireceğini düşünüyorum” dedi.
Haberin görüntüsünü indirmek için tıklayınız.