Özer: Bana Göre Esenyurt Lojistiğin Başkenti
Esenyurt Üniversitesi’nin düzenlediği
Lojistik Zirvesi Çalıştayı’nda konuşan Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr.
Ahmet Özer, Esenyurt’un lojistiğin başkenti olduğunu vurgulayarak, “Esenyurt'u
katma değeri yüksek ürünlerin ve ihracatın olduğu bir üs haline getirebiliriz.
Lojistik ve ona bağlı ticareti geliştirerek ilçemizde bu zenginliği
yaratabiliriz.” dedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Başkanı Prof. Dr.
Ahmet Özer, Esenyurt Üniversitesi’nin Esenyurt Kültür Merkezi’nde düzenlediği
Lojistik Zirvesi Çalıştayı’na katıldı. Programa Başkan Özer’in yanı sıra İlçe
Kaykamı Fatih Çobanoğlu, Esenyurt Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan
Özyurt, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Dinçer Atlı, İBB Lojistik
Yönetimi ve Terminaller Müdürlüğü (LOTEM) Müdür Yardımcısı Serdar İbrahimoğlu
ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programda yaptığı konuşmada Esenyurt’u ileriye
taşımanın yollarından birinin lojistik olduğunu vurgulayan Başkan Özer; “Bana
göre Esenyurt lojistiğin başkenti. Bir yerin lojistiğin başkenti olabilmesinin
ilk koşulu ise ulaşımdır. Ulaşımda dört ana unsur ise; hava, kara, deniz ve
demir yollarıdır. Bu dört ana unsurun tamamı da Esenyurt’ta var.” ifadelerini
kullandı.
“Bilginin, Bilimin, Özgür Akademinin De Özerk Olması Lazım”
Sahnede yaptığı konuşmada üniversite
eğitiminin insan hayatındaki önemine değinen Özer; “Bildiğiniz üzere çağımız bir kalkınma çağı. Bütün ülkeler, uluslar
ileriye gidebilmek, kalkınabilmek için büyük bir mücadele içindeler.
Kalkınmanın da en temel unsuru insan kaynağıdır. İnsanı değiştirip
dönüştürmenin bugüne kadar bulunmuş en etkili yolu ise eğitimdir. Eğitimin de
en üst seviyesi üniversite eğitimidir. Bir üniversitenin bu anlamda üç tane
işlevi vardır. Bu işlevlerini yerine getiren üniversite iyi üniversitedir. Bu
üç işlevden ilki araştırma yapmak yoluyla bilgi üretmektir. Belki de Esenyurt'un
en çok buna ihtiyacı var. Çünkü bizim Esenyurt'un röntgenini çekmeye
ihtiyacımız var. Bunu da bilimsel bir anlayışla yapmamız lazım. İkinci işlev
ise nitelikli öğrenci yetiştirmek. Maalesef son zamanlarda bazı vakıf
üniversiteleri bu yoldan biraz saparak üniversiteleri adeta birer ticarethane
haline getirdiler. Bu da ülkenin gelişimine zarar veren bir durumdur. Örneğin;
Türkiye nüfus açısından dünyanın ilk yirmi ülkesi arasında, coğrafi olarak ise
ilk otuz ülkesi arasında bulunuyor. Ancak bilime yaptığı katkı maalesef bu
oranların çok altında. Bu durumda bizim derhal kendimize dönüp, bununla ilgili
gerekli çalışmaları yapmamız lazım. Bir üniversitenin üçüncü temel işlevi ise;
o üniversitenin halkla, sanayiyle, ticaretle, yerel yönetimle kurmuş olduğu ilişkilerin
niteliği, düzeyi, verimi ve üretimidir. İşte lojistik zirvesinin bugün burada
yapılması bunun bir örneği sayılabilir. Mutlak suretle bilginin, bilimin, özgür
akademinin özerk olması lazım.” dedi.
“Bu Büyüklüğün Pozitif Yanları Da Var, Negatif Yanları Da Var”
Esenyurt’tun demografik yapı olarak
büyüklüğüne de dikkat çeken Başkan Özer, “Esenyurt, Türkiye’nin en büyük
ilçesi. Adı ilçe ancak elli yedi ilden ve yedi büyük şehirden daha büyük bir
konumda. Bu büyüklüğün pozitif ve negatif yanları var. Esenyurt'u incelediğimde
şunları görüyorum. Esenyurt demografik olarak büyümüş ama dönüşmemiş bir ilçe.
Dolayısıyla demografik bir şişme meydana gelmiş. 1989 yılında Esenyurt’un
nüfusu 50 binken, 2009 yılında 373 bine yükselmiş. 2009’dan 2019 yılına kadar ise
yılda yüzde on civarında hızlı bir nüfus artışıyla resmi olarak bir milyona
gelip dayanmış. Bu rakamın gayri resmi olarak ise bir milyon altı yüz elli bin
civarında olduğu söyleniyor. Bu bilgi de teyide muhtaç çünkü bilgi tekeli
devletin elinde. Bununla ilgili net bir bilgi de ortaya konulmuş değil. Net bir
bilgi yoksa yapacağımız iş de eksik olur. Bunun da derhal incelenmesi lazım.
Örneğin üniversitenin Esenyurt'un gece nüfusu, gündüz nüfusu, resmi nüfusu,
gayri resmi nüfusu ne kadar ortaya koyması lazım.” dedi.
“Bizim İnsanı Odaklayacak Bir Anlayışa İhtiyacımız Var”
Esenyurt’un el ele verilerek yeniden inşa
edileceğini belirten Prof. Dr. Özer, “ İlçemizin büyük bir problemi de ekonomik
olarak kimliğini bulamamış olmasıdır. Burada 3 bin civarında orta ve orta üstü
işletmemiz olmasına rağmen biz bununla anılmıyoruz, kötü olaylarla anılıyoruz.
Bu Esenyurt'un hak etmediği bir durum. Bakıldığı zaman Türkiye'nin hiçbir
ilçesinde ve yetmiş ilinde buradaki kadar işletme, fabrika yok. Ama bugüne
kadar Esenyurt'u bu anlamda bilen, anan yok. Esenyurt Türkiye’nin gayri safi
milli hasılasının yüzde altısını, İstanbul sanayi üretimin de dörtte birini
omuzlamış bir ilçe. Biz bunu mutlaka daha ileri götürmek, katma değeri yüksek
bir üretime ulaştırmak durumundayız. Üçüncü noktada karşılaştığımız bir diğer
sorun ise; Esenyurt'ta sosyo-kültürel değişim meydana gelmemiş. Esenyurt,
çarpık kentleşmenin olduğu bir şehir. Hatta biz buna literatürde belki vahşi
kentleşme diyebiliriz. Birileri için iyi olabilir ama ben baktığımda bu beton
yığınının iyi bir şey olmadığını görüyorum. Çünkü beton yenmez. Beton olduğu
zaman insan ikinci plana itilir. Bizim insanı odaklayacak bir anlayışa
ihtiyacımız var.” dedi.
“Yönetenler İyi Olursa Şehir İyi Olur, Ülke İyi Olur”
Esenyurt’un haklarının korunması için kent
koalisyonun kurulması gerektiğine dikkat çeken Başkan Özer şöyle devam etti:
“Bizim birçok imar planımız bu bağlamda yanlış inşa edildiği ve planlandığı
için iptal durumda. Müteahhit zararda, ev almak isteyen zararda, arsa sahibi zararda,
belediye de zararda ve bu durum yıllardır böyle. Kimse de bu sorunu çözmek için
bugüne kadar bir şey yapmamış. Yazık günah! Bir ülkenin, bir şehrin en büyük
nimeti de en büyük külfeti de en büyük şansı da en büyük şanssızlığı da oranın
yöneticileridir. Yönetenler iyi olursa şehir iyi olur, ülke iyi olur.
Yönetenler kötü olursa şehir kötü olur, ülke kötü olur. O nedenle demokrasinin
gereği faziletli yönetenlerimizi seçmeye dikkat edelim. Fakat bizim ülkemizde
böyle olmuyor. Herkes bir yere koşullandığı için benim hırsızım iyi seninki
kötü mantığıyla devam ettiğimiz için bir türlü iyiye ulaşamıyoruz. Ama bizim
artık 21. yüzyılda buna ulaşmamız lazım. Bu şehrin ak göğsüne bazı rant uğruna
aç kurtlar gibi saldırılmış ve artık geri dönülmesi mümkün olmayan bir
noktadayız. Tek sorunumuz tabii ki şehir planlamasıyla ilgili yanlışlık değil.
Aynı zamanda ulaşımla ilgili sorunlarımız var. Bunların yanında eğitimle
ilgili, sağlıkla ilgili sorunlarımız var. O nedenle bir kent koalisyonu
öneriyorum. Hatta buna öncülük etmek istiyorum. İçinde kaymakamın olduğu,
üniversitenin olduğu, ticaret ve sanayi temsilcilerinin olduğu bir koalisyon…
Bu koalisyon, Esenyurt söz konusu olduğunda diğer bütün şeyleri dışarıda
bırakacak, beyaz gömlekle gelecek, Esenyurt'un çıkarlarını, haklarını
savunacak.”
“Bana Göre Esenyurt Lojistliğin Başkenti”
Konuşmasının sonunda lojistiğin Esenyurt’taki
önemine değinen Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “Esenyurt aynı zamanda
çok güzel bir yer. Yeter ki biz el ve gönül birliği yapalım. Bana göre Esenyurt
lojistiğin başkenti. Bir yerin lojistiğin başkenti olabilmesinin koşulları var;
en başta ulaşım. Ulaşımın da dört ana aksi var. Hava, kara, deniz ve demir
yolları. Bunun dördü de ilçemizde var. Esenyurt hem üretim gücü, ihracat gücü
olan bir yer hem de bu dört tane ana aksın ortasında yer alan ve ülkelere
kuşbaşı yarım saat, bir saat uzaklıkta olan bir ilçe. O halde biz Esenyurt'u
katma değeri yüksek ürünlerin olduğu ve ihracatın olduğu bir üs haline
getirebiliriz. Lojistik ve ona bağlı ticareti geliştirerek burada zenginliği
yaratabiliriz. Bu anlamda bu lojistik zirvesi önemli ve bundan sonra da
devamının gelmesini diliyorum. Biz de belediye olarak bu alanlara katkı
vereceğiz. El birliğiyle Esenyurt'un daha ileri gidebilmesi için hangi alan bizim
için gerekli, hangi kaslarımızı güçlendirmemiz gerekir, onun üzerinde çalışarak
Esenyurt'u 21. yüzyıla yakışır bir şehir haline getireceğiz. En büyük
idealimiz, hayalimiz bu olmalı.” şeklinde konuştu.