Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu'nun kongresinde konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun, "Tüm Ortadoğu halklarının özgürce, huzur ve barış içinde bir arada yaşamasını istiyoruz" dedi.
Kongreye Geniş Katılım
Mezopotamya İslami Araştırmalar Federasyonu, 1'inci Olağan Kongresi'ni Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirdi. Kongreye Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Doğan Hatun, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, ilçe belediye eşbaşkanları ile çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.
İslam'ın Dönüşümü ve Bugünkü Manzara
Eşbaşkan Doğan Hatun, İslam'ın Ortadoğu'da bir umut olarak doğduğunu ancak zamanla iktidar mücadelelerinin aracı haline getirildiğini hatırlattı. Hatun, "Hz. Muhammed, Medine Vesikası'nda tüm kabilelere çağrıda bulunmuştu. O kabilelerin çoğu bugün devlet sahibidir. Araplar kendi içlerinde parçalara bölündü ve yaklaşık 24 farklı devlet kuruldu. İslam'ı barış için değil, hegemonik bir güç olmak için kullananlar, Ortadoğu'daki manzarayı şekillendirdi" dedi.
Tarihsel Direnişten Günümüz Mücadelesine
Hatun, İslam'ın tarihsel olarak zulme karşı bir direniş hattı olduğunu vurgulayarak, "İslam dini direnişe hangi esaslar üzerine başladıysa, bugün de Ortadoğu'da benzer bir direniş vardır. 1500 yıl önceki zulme karşı direnişin rolünü, bugün Kürt özgürlük örgütlülüğü üstlenmiştir. Bu esas üzerinden tüm Ortadoğu halkları için bir barış ve özgürlük süreci başlamıştır" ifadelerini kullandı.
Zulme Karşı Mücadelenin Evrenselliği
Mücadelenin temelinin zulme karşı durmak olduğunu belirten Hatun, "Ortadoğu'da mazlum halklar kimlerdir? Kim eziliyorsa, kimin dili yok sayılıyorsa mücadele oradan başlar. Mücadele; dili yasaklayanlara, halkın toprağına ve suyuna el koyanlara karşı yürütülür. Nerede zulüm varsa orada direniş olmuştur. Sabır ve tahammülün kendisi de bir mücadeledir" diye konuştu.
Ortak Yaşam ve Kaynakların Adil Paylaşımı
Hatun, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz, kendi topraklarımızda tüm Ortadoğu halklarının özgürce, huzur içinde ve barışla bir arada yaşamasını istiyoruz. Kendi toprağımızda kendi suyumuzu içmek istiyoruz. Suyumuz boldur, tüm ülkeye yeter. Toprağımız zengindir, hepimizi doyurabilir. Ancak toprak ve su tek bir gücün elinde olduğunda zulüm ortaya çıkar. Biz tüm halklar için barış, huzur, özgürlük ve eşitlik davası yürütüyoruz."